RROJENİN AMACI
Şehrimizin kültürünün oluşmasında önemli bir yere sahip olan ülke genelinde de tanınıp saygı değer bulunan isimleri gelecek kuşaklarında tanımasını sağlamak, şehrimize gelen misafirlerinde bu isimlerle ilgili bilgi sahibi olabilmelerine yardımcı olmaktır.Proje kapsamında araştırılan ve bebekleri hazırlanan Kütahya Meşhurlarının bilgileri şu şekildedir;
EVLİYÂ ÇELEBİ (1611-1682)
Aslen Kütahyalı bir aileye mensup Dünyaca ünlü yazar ve gezgin. "Seyahatnâme" adlı eseriyle tanınan Evliyâ Çelebi, aynı zamanda sayısız ülke gezmiş bir seyyahtır. 17. yüzyılda yazdığı ve 10 ciltten oluşan Seyahatnâme, Türk kültür tarihi ve gezi edebiyatı açısından önemli bir yere sahiptir.
HAYME ANA
Hayme Ana, Ertuğrul Gazi'nin annesi, üç kıta ve yedi iklimde cihanşümul bir Türk devleti olan Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin babaannesidir. Türk tarihinde çok önemli şahsiyetlerden birisi olan Hayme Ana, Türklerin cefakâr, fedakâr anasıdır ve Türk kadınını temsil eden önemli isimlerden biridir. Kabri Kütahya'nın Domaniç ilçesindedir.
ŞEYHÎ (HEKİM YUSUF SİNÂNEDDİN) (1373 – 1431)
Kütahyalı hekim ve şâir. Hacı Bayrâm-ı Velî´ye intisâbı dolayısıyla Şeyhî lakabını almış ve böyle tanınmıştır. Germiyan Beyi II. Yakub´un, Osmanlı Padişahları Çelebi Mehmet ile II. Murat'ın özel hekimi olmuştur. Divan edebiyatının ilk hiciv ve fabl örneklerinden Harnâme'si ile ünlüdür. Divan-ı Şeyhî ve Husrev ü Şirîn adlı mesnevisinin yanı sıra başka eserleri de vardır. Kabri Kütahya'da Dumlupınar Mahallesi'ndedir.
HEZAR DİNÂRÎ (? - 1244)
Kütahya'yı feth eden Selçuklu Komutanı ve uç beyi. Asıl adı İmâdüddin Hezar Dinârîdir. Sultan Alâeddin Keykubat zamanında Kütahya'yı 1230 yılında fethettikten sonra "kale muhafızı" olarak burada kalmış ve şehre pek çok mescid, camiî, çeşme gibi önemli eserler yaptırmıştır. Kabri Sadeddîn Camiî yanındadır.
CELÂLEDDİN ERGUN ÇELEBİ (1301- 1373)
Hazreti Mevlânâ'nın dördüncü nesil torunu, Mevlevî şeyhi ve şâir. 1330 Tarihinde Kütahya'ya gelmiş ve Kütahya Erguniyye Mevlevîhânesi'ni kurmuştur. Mevlevîliğin Kütahya'daki bilinen ilk ve en büyük temsilcisidir. Gencnâme ve İşâretü'l Beşere isminde iki manzum eserinin yanında Arapça ve Farsça vecizeleri vardır. Kabri, yıllarca postnişinlik yaptığı Mevlevîhâne'nin yanındaki Hezar Dinârî Mescidi'ndedir.
SUN'ULLAH GAYBÎ (1629 – 1694)
Kütahyalı mutasavvıf ve şâir. Bayramî-Melâmî ve Halvetîlik tarikatlerine bağlıdır. Dedesi Kalburcu Şeyhi Pîr Ahmed Efendi'dir. Taasub ve cehaletle mücadele etmiş bir İslâm alimidir. Eserlerinde aruz ve hece vezni kullanmıştır. Akıcı pürüzsüz bir dili vardır. Divan, Sohbetnâme, Tarîku'l-hak fî teveccühi'l-mutlak, Rûhu'l-hakîka , Bîatnâme, Risâle-i Halvetiyye ve Bayramiyye, Mekârimü'l-ahlâk fî tarîki'l-uşşâk, Akāidnâme, Risâle-i İlm ü Amel, Risâle-i Esmâ eserlerinden bazılarıdır. Kütahya'da "Hüdâ Rabbim Sultan" olarak tanınır. Kendisine ait olduğu söylenen mısralar pek çok kişinin ezberindedir ve dilden dile dolaşır. Türbesi Musalla Mezarlığı'ndadır.
AHMET YAKUPOĞLU (1920-2016)
Kütahyalı ressam, neyzen, minyatür ve tezhip sanatkârı. Ortaöğrenimini Kütahya'da tamamladıktan sonra İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdi. Feyhaman Duran Atölyesi'nde çalıştı ve yetişti. Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver'den tezhip ve minyatür dersleri aldı. İki bini aşkın tablo, biri minyatür olmak üzere üç resim albümü bulunmaktadır. Birkaç albümü de henüz basılmamıştır. Bütün eserlerini ve mal varlığını Dumlupınar Üniversitesi bünyesinde oluşturulan bir vakfa bağışladı. Kütahya'ya, başta Çinili Camiî olmak üzere çeşme, türbe gibi pek çok eser kazandırmasının ve onlarca öğrenci yetiştirmesinin yanı sıra binlerce ağaç da dikmiştir. Kabri Kütahya Ahi Erbasan Mezarlığı'ndadır.
KÂMİLE HANIM
Kütahya Erguniyye Mevlevîhânesi'nde ilk kadın mesnevîhan. Konya Mevlânâ Dergâhı şeyhi Muhammed Arif Çelebi'nin kızı. Babası tarafından iyi bir eğitim görmüştür. Kütahya eşrafından Mustafa Ağa isminde bir zatla evlenerek Kütahya'ya gelmiştir. Kütahya'ya yerleştikten sonra, Mevlevîhâne'de Mesnevî takrirleri yapmış; Kütahya'daki Mevlevî geleneğini ve Mevlevîhâne'yi canlandırmış, dervişâna hizmet etmiştir. Cömertliğiyle tanınan, sâliha bir hanım olarak anılmaktadır. Kütahya'da Mevlevîliğin ihyâsını sağlayan, Kütahya halkını Mevlevîlik ve Mevlânâ'nın dünyası ile tekrar buluşturan Kâmile Hanım, evlatlarını da bu hassasiyet ve gelenek çerçevesinde yetiştirmiştir. Kendisinden sonra oğlu Hüseyin Çelebi ve kızı Hacı Fâtıma Hanım da Mevlevî geleneği ve Kütahya Mevlevîliği açısından mühim isimler olmuşlardır. Kabri Mevlevîhâne'nin yanındaki Hezar Dinârî Mescidi'ndedir.
HACI FATIMA HANIM (1623-1710)
Kütahyalı Mevlevî bir hanım, şâir. Kâmile Hanım'ın kızıdır. Kütahya eşrafından Osman Paşazâde isminde bir zatla evlenmiştir. Kısa süren bu evliliğinden doğan Ayşe adındaki kızının da ömrü kısa olmuştur. Fâtıma Hanım, kalabalık bir derviş topluluğunu hacca götürmesi ve birçok cömertliği sebebiyle hayatı boyunca, "Ümmü'l-fukarâ" ve "Râbia-i Sâniye" olarak anılmıştır. Bütün vaktini ilim tahsili, Mesnevî takrîrleri, dervişlerin eğitimi ile geçirmiştir ve geniş bir kütüphâne sâhibi olduğu bilinmektedir. Bu kütüphâneyi Kütahya Ergūniyye Mevlevîhânesi'ne vakfetmiştir. Aynı zamanda, Hacı Fâtıma Hanım çeşitli vesilelerle şiirler kaleme almıştır. Hatta Hacı Fâtıma Hanım'a ait bir Dîvân'dan bahsedilmektedir. Ayrıca, hac ziyareti dönüşünde konakladıkları Konya'da Kubbe-i Hadrâ yani Hz. Mevlânâ'nın türbesini ziyareti esnasında da inşâd ettiği şiiri de kaynaklarda geçmektedir. Kabri Kütahya Ergūniyye Mevlevîhânesi'ndedir.
HİSARLI AHMET (1908-1984)
Kütahyalı Türk halk ozanı. Dönemin ustaları Çerkezlerin Ethem Efendi ve Dülgerin Hüseyin Ağa´dan dersler aldı. Askere gittiğinde okuma yazma öğrendi ve klarnet çalmaya başladı. Askerden dönünce evlendi ve Kütahya´da bir kahvehane açtı. Burada türkülerini seslendirdi, hevesli gençlere dersler verdi. Muzaffer Sarısözen´in misafiri olarak Ankara Radyosuna gitti. Hacca gittikten sonra "Elini eteğini çek bu işlerden." diyenlere, "Ben sazımla Rabbime sizden daha yakınım." deme cesaretini gösterdi. Türk Halk destanlarını ezbere bilen Hisarlı Ahmet'in "Hisarlı Ahmet Yorumu ile Kütahya Türküleri" isimli kitabı vefatından sonra yayımlandı.
SITKI OLÇAR (1948-2010)
Kütahyalı çini ve seramik sanatçısı. 1973 yılında 'Osmanlı Çini' adını verdiği atölyesini kurdu. Antik desen ve formları uyguladığı çinicilik çalışmalarında, İznik ve Kütahya örneklerini ele alarak yeni biçim ve öz arayışına yöneldi. 1980 yılından itibaren, özellikle İznik çinileri üzerine çalıştı ve kaybolup gitmekte olduğu sanılan Kütahya çiniciliğine yeni bir boyut ve dinamizm getirdi. İznik çiniciliğinin sırrı olan ve 300 yıldır çözülemeyen Mercan kırmızısını bulmayı amaç edindi. Çanakkale seramiklerini de yeni bir yorumla ele aldı. İlki 1980 yılında olmak üzere, yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda kişisel sergi açtı. Uluslararası anlamda kabul gören bütün eserlerini sadece 'Sıtkı' olarak imzaladı. Eserleri, ölmeden önce dünya müzelerine giren ilk Türk sanatçı unvanına sahip oldu ve 2008 yılında UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi ödülünü aldı. Kabri Musalla Mezarlığı'ndadır.